İçeriğe geç

Gözü doymaz nasıl yazılır ?

Gözü Doymaz Nasıl Yazılır? İktidarın Açgözlülüğü Üzerine Bir Siyaset Bilimi Analizi

Bir Siyaset Bilimcinin Gözünden: Gücün Sonsuz İştahı

Toplumların tarihine baktığımızda, her dönemin en temel sorularından biri şudur: İktidar ne zaman doyar? Gücün yapısı gereği, doyum bilmez bir yönü vardır. “Gözü doymaz” ifadesi tam da bu durumu anlatır. Türkçede bitişik mi, ayrı mı yazılır sorusuna kısa cevap verebiliriz: “Gözü doymaz” ayrı yazılır. Ancak siyaset bilimi açısından bu ifade, yalnızca bir yazım kuralı meselesi değildir — aynı zamanda bir politik davranış modelinin metaforudur.

Bir siyaset bilimci olarak meseleye baktığımızda “gözü doymaz” olmak, bireysel bir hırsın ötesinde, sistemik bir sorunun dışavurumudur. İktidar, kurumlar ve ideolojiler içinde gözü doymazlık, yalnızca kişisel değil, kurumsal bir alışkanlık halini alabilir. Peki, bu doymak bilmeyen güç iştahı nasıl oluşur, kimleri besler ve kimleri tüketir?

İktidarın Gözü Doymaz Olduğunda: Gücün Kendisini Yutması

İktidarın doğasında, genişleme arzusu vardır. Max Weber’in de vurguladığı gibi, iktidar, varlığını sürdürmek için sürekli meşruiyet üretmek zorundadır. Fakat bu meşruiyet üretimi zamanla “gözü doymaz” bir hâl alabilir. Gücü elde eden, daha fazlasını ister; yetkiyi alan, daha geniş alanlar arar; kontrol eden, kontrol ettiği her şeyin ötesine geçmek ister.

“Gözü doymaz iktidar” sadece liderlerde değil, kurumlarda da görülür. Bürokrasi, devletin güvenlik aygıtı, hatta medya bile kendi çıkarlarını koruma refleksiyle toplumun ihtiyaçlarını geri plana iter. Sonuçta, devlet değil; devletin içindeki doyumsuzluk düzeni yönetir hale gelir.

Peki, bu noktada “doymak” mümkün müdür? Yoksa iktidarın doğası gereği, her doyum yeni bir açlık mı yaratır?

İdeoloji ve Doyumsuzluk: Hakikat Mi, Meşruiyet Kalkanı Mı?

İdeolojiler, toplumlara anlam ve yön verir. Ancak ideolojiler de “gözü doymaz” hale geldiğinde, hakikat yerini dogmaya bırakır. “Bizim doğrumuz tek doğrudur” anlayışı, siyasal körlüğün ve ahlaki çürümenin başlangıcıdır.

Bu noktada “gözü doymaz”lık, yalnızca maddi bir açgözlülük değil; aynı zamanda hakikat tekelciliğinin bir biçimidir.

Bir ideoloji, kendi meşruiyetini korumak adına toplumun tüm renklerini yok etmeye başladığında, o ideolojinin de gözü doymamış demektir.

Bu durumu Hannah Arendt’in “kötülüğün sıradanlığı” kavramı üzerinden okumak mümkündür. Doyumsuz ideolojiler, bireyleri robotlaştırır; düşünmeyi değil, itaat etmeyi ödüllendirir. Böyle bir sistemde “gözü doymaz” olan sadece iktidar değil, ideolojik yapının kendisidir.

Vatandaşlık, Katılım ve Kadınların Demokratik Doygunluğu

Toplumsal cinsiyet açısından bakıldığında, erkek egemen siyaset çoğunlukla stratejik ve rekabetçidir. Erkek siyasetçi için “gözü doymaz” olmak, güçle özdeşleşmek anlamına gelir. Oysa kadın siyasetçiler ve aktivistler, genellikle demokratik katılımı, etkileşimi ve toplumsal paylaşımı merkeze alır.

Kadınların politik etiği, doyumsuzluk yerine dayanışmayı besler. Bu nedenle kadınların siyasal temsili arttıkça, toplumsal insaf, empati ve diyalog kültürü de güçlenir.

Ancak erkek egemen sistemler, bu dengeyi çoğu zaman tehdit olarak görür. Peki, toplumun yarısını oluşturan kadınların siyasal duyarlılığı, gözü doymaz güç yapılarının panzehiri olabilir mi?

Kurumların Doyumsuzluğu: Gücü Elinde Tutmak mı, Hizmet Etmek mi?

Kurumların gözü doymaz hale gelmesi, demokratik rejimlerin en sessiz krizidir. Bir kurum, vatandaşına hizmet etmek yerine kendi varlığını sürdürmeyi amaçladığında, sistem tıkanır. Devletin bürokratik mekanizmaları, gücün dolaşımını değil, birikimini sağlar.

Bu durum, vatandaşlık bilincini de aşındırır. Halk, temsil edildiğini değil, yönetildiğini hisseder. Gözü doymaz devlet aygıtı, yurttaşın güvenini yavaş yavaş eritir.

Burada sorulması gereken asıl soru şudur: Devletin gözü ne zaman doyacak? Vatandaşın onuru, politik hırsların neresinde kalacak?

Sonuç: Gözü Doymazlık Bir Yazım Yanlışı Değil, Bir Siyasal Uyarıdır

“Gözü doymaz” ayrı yazılır — ama asıl ayrılması gereken, güç ile vicdansızlık arasındaki çizgidir.

Siyasette gözü doymazlık, yozlaşmanın habercisidir; insaf, adalet ve vicdanın zayıfladığı her noktada bu ifade anlamını bulur.

Güç, kendi sınırını bilmediğinde sistem çürür; birey, kendi hırsını sorgulamadığında toplum çözülür.

Belki de en doğru soru şudur: Gözü doymaz olan kimdir — iktidar mı, yoksa ona sessiz kalan vatandaş mı?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
prop money