Kutup Yıldızının Sabitliği: Değişimin İçindeki Değişmezlik Bir filozofun bakışıyla evrene yöneldiğinizde, her yıldız bir düşüncedir, her gökyüzü bir metafor. “Kutup yıldızının yeri niye hep sabit?” sorusu yalnızca astronomik bir merak değildir; aynı zamanda insanın hakikat arayışına dair derin bir simgedir. Çünkü sabit olan şey, hareketin anlamını belirler. Her şey dönüyorken bir şeyin sabit kalması, hem huzur hem de çelişki doğurur. Bu yazı, etik, epistemoloji ve ontoloji perspektiflerinden bu sabitliğin anlamını arayacak; gökyüzüne bakarken aslında insanın kendi iç evrenine nasıl baktığını tartışacaktır. Epistemoloji: Bilginin Sabit Kutbu Bilgi felsefesi açısından bakıldığında, Kutup Yıldızı bir epistemolojik sabitedir. İnsanlık tarih boyunca yönünü bulmak için…
8 YorumEtiket: bir
Gönüllülük Amacı Nedir? Felsefenin Işığında İyiliğin Anlamı Filozofun Bakışından Başlamak Bir filozof için her eylem, anlamın sorgulanmaya açık olduğu bir alandır. “Neden yapıyorum?” sorusu, insanı diğer canlılardan ayıran bilinç kıvılcımıdır. Gönüllülük de bu sorgulamanın merkezinde yer alır. Çünkü gönüllülük, bir “zorunluluk” değil, bir “seçim”dir; bir çıkar ilişkisi değil, bir erdem pratiğidir. İnsan gönüllü olduğunda, yalnızca birine yardım etmez — aynı zamanda kendi varoluşunu da yeniden tanımlar. Peki, gönüllülüğün amacı gerçekten nedir? İyilik yapmak mı, yoksa iyiliğin anlamını kendinde bulmak mı? Etik Perspektif: İyiliğin Kaynağı Nerede? Etik açıdan gönüllülük, insanın ahlaki özerkliğini sınadığı bir alandır. Immanuel Kant, eylemlerin değerini sonuçlarından değil,…
8 YorumGizem Kara Hangi Mekanda Çıkıyor? Tarihsel Süreçler ve Toplumsal Dönüşüm Üzerine Bir Bakış Geçmişi Anlamak ve Günümüzle Bağ Kurmak Tarih, yalnızca geçmişin ayrıntılarını kaydetmekle kalmaz; aynı zamanda günümüzün dinamiklerini de anlamamıza yardımcı olur. Bir tarihçi olarak, toplumların nasıl şekillendiği, tarihsel kırılma noktalarının nasıl varlık bulduğu ve toplumsal dönüşümlerin insan hayatına nasıl etki ettiği üzerine derinlemesine düşünmeyi hep değerli bulurum. Gizem Kara’nın hangi mekanda çıktığı sorusu, ilk bakışta yalnızca bir kişi ya da bir olay gibi görünebilir, ancak bu sorunun ardında, toplumun dönüşüm süreçleri, kırılma noktaları ve sosyal değişimlerin izlerini bulmak mümkündür. Tarihin derinliklerine inmeden, bu tür soruların neden bu kadar…
8 YorumEvliya Çelebi ve Küçük Gezgin Kaç Sayfa? Edebiyat Perspektifinden Bir İnceleme Kelimelerin Gücü ve Anlatıların Dönüştürücü Etkisi: Bir Edebiyatçının Girişi Edebiyat, insanlık tarihinin derinliklerinden seslenen bir yankıdır. Her kelime, bir dünya yaratma gücüne sahiptir; her cümle, bir zaman dilimini, bir hissiyatı ya da bir dönemin izlerini taşır. Kitaplar yalnızca yazılı metinler değil, aynı zamanda düşüncelerin ve duyguların somut birer temsilidir. Bir kitap, okurunu kendi iç yolculuğuna çıkarırken, bazen onu bambaşka dünyalara da sürükler. Bu yönüyle edebiyat, kelimeler aracılığıyla yaşamın her katmanına dokunan bir sanattır. Evliya Çelebi’nin “Seyahatname” adlı eseri, bu yolculukların en belirgin örneklerinden biridir. Ancak bu yazıda bir başka…
8 YorumHalüsinasyon Olduğunu Nasıl Anlarız? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir Bakış Hayat bazen karışık olabilir. İnsanlar farklı sebeplerle zihinlerinde gerçekliği kaybedebilirler; kimileri bu durumu geçici olarak yaşarken, kimileri ise uzun vadede bu deneyimi taşımak zorunda kalır. Halüsinasyonlar, görme, işitme ya da dokunma gibi algıların bozulması durumudur. Ancak, sadece bireysel bir rahatsızlık olarak değil, toplumsal dinamiklerle şekillenen bir olgu olarak da karşımıza çıkar. Halüsinasyonları anlamak, sadece bilimsel ya da tıbbi bir süreç değildir; aynı zamanda toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi faktörlerle de doğrudan ilişkilidir. Bu yazıda, halüsinasyonların toplumsal boyutlarını ele alacağız ve toplumumuzun çeşitli kesimlerinin bu deneyimi…
8 YorumGelecek Zaman Kaça Ayrılır? Toplumsal Yapılar ve Bireysel Zaman Algısı Üzerine Bir İnceleme Zaman, toplumsal yapıları şekillendiren ve aynı zamanda bireylerin yaşamlarını anlamlandıran önemli bir kavramdır. Günümüz dünyasında zamanı nasıl algıladığımız, sadece fiziksel bir süreç değil, toplumsal normlar, cinsiyet rolleri ve kültürel pratiklerle iç içe geçmiş bir olgudur. Gelecek zamanını nasıl tanımladığımız ve ona nasıl yaklaştığımız, kişisel inançlarımızın, toplumsal değerlerin ve yapıların bir yansımasıdır. Peki, “gelecek” nasıl bir yapıdır? Gelecek zaman, toplumsal yapının bir ürünü müdür, yoksa bireylerin kişisel bir algısı mı? Bu yazıda, toplumsal yapılar ve bireyler arasındaki etkileşimi inceleyerek, geleceğin zaman dilimini nasıl tanımladığımıza dair bir çözümleme yapacağız.…
8 YorumHepimizin yaşamında bir noktada karşılaştığı, ya da bir yakınını bu hastalıklarla mücadele ederken görebileceği bir konu: Kronik hastalıklar. Birçok kişi, bu tür hastalıkların yavaş yavaş hayatımızın bir parçası haline geldiğini fark ederken, dünya genelinde ve yerel düzeyde bu hastalıkların etkilerini görmek de bizi derinden etkiliyor. Kimileri bu hastalıklarla yıllarca baş etmeye çalışıyor, kimileri ise bu durumu sadece bir “sağlık sorunu” olarak görüyor. Peki, gerçekten kronik hastalıklar nedir ve bu hastalıklar kültürler ve toplumlar arasında nasıl algılanıyor? Gelin, hem küresel hem de yerel perspektiflerden kronik hastalıkları daha yakından inceleyelim. Kronik Hastalıklar: Küresel Bir Sorun Kronik hastalıklar, bir yıldan fazla süren ve…
4 YorumDeprem Hasar Sorgulama: Bir Ailenin Hayatta Kalma Mücadelesi Bir sabah, Gökhan ve Elif, her zamanki gibi kahvaltı hazırlığı yapıyordu. Gökhan, erkenden kalkıp güne başlamıştı. Elif ise bir yandan çocukları hazırlarken, bir yandan da evin mutfak düzenini gözden geçiriyordu. Hayatlarının o anında her şey normaldi. Ama o sabah, her şey değişti. Saat 10:00’a yaklaşıyordu. Aniden, yer altından gelen gürültülerle birlikte tüm ev sallanmaya başladı. Gökhan hemen refleks olarak camdan dışarıya fırladı. Elif’in ilk düşüncesi ise çocukları korumaktı. Birkaç saniye içinde evin içine düşen duvar parçalarını, kırık camları gördüler. Ama bir şey vardı… İçlerinde bir umut, bir cesaret. Deprem sarsıntısı sona erdiğinde,…
6 YorumHaşarı Çocuğu Ne Demek? Sosyal Etiketlerin Derinliği “Haşarı çocuk” deyimini hemen hemen herkes duymuştur. Özellikle çocukluk çağında sıkça karşılaşılan bir etiket olan bu kelime, kimi zaman sevgiyle, kimi zaman ise küçümseme ile anılır. Ama ne kadar masum ve basit bir ifade gibi görünse de, bu deyimin arkasında daha derin, hatta problemli bir anlam yatıyor olabilir. Gelin, hepimizin tanıdığı “haşarı çocuk” kavramını biraz daha cesurca ve eleştirel bir bakış açısıyla inceleyelim. Bu etiketin toplumsal yansımaları neler? Hangi bakış açıları bu kavramı körüklüyor, hangi bakış açıları ise baskılayıp sınırlandırıyor? Ve belki de en önemlisi: “Haşarı çocuk” gerçekten sadece bir çocuk mu, yoksa…
8 YorumÖlü en geç ne zaman defnedilir? Cenaze ertelenebilir mi? Cenaze namazı için belirli bir zaman yoktur. Cenaze namazı günün herhangi bir saatinde kılınabilir. Ölü kaç gün sonra gömülür? Yedi gün boyunca ölen kişiye sürekli olarak Kuran-ı Kerim okunur. “Yedinci” yedinci günde, ceset gömüldüğünde okunur. Yerliler bunu “Kefen yedi gün ıslak kalır.” şeklinde açıklarlar. Ölen kişinin kıyafetleri fakirlere dağıtılır veya yakılır. Ölünün ardından kaç gün yas tutulur? Elbette, bir insan sevdiği birinin ölümünden sonra üzülür, ancak sevmekte ölçülü olmak gerektiği gibi, üzüntüde de ölçülü olmak gerekir. Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi Veselem), bir kişinin ölümünden sonra yasın üç günden uzun sürmemesi gerektiğini bildirmiştir.…
Yorum Bırak